Kadın Olmak -Nefes Almanın Bilançosu

Evde, parkta, falanca şehirde, yolda ; kadın olmak.

Ölüyoruz efendiler, ölüyoruz. Senelerce gözümüz gibi bakıp büyüttüğümüz, esen yelden sakındığımız kadınlarımıza kıyıyoruz. Canına kıyamadıklarımızı küçük yaşta evlendiriyoruz, hayatına kıyıyoruz, hayallerine kıyıyoruz, tozunu da pembesini de hiç çekinmeden alıyoruz ellerinden. Birimiz çekse diğerimiz kapatıyor ağzını sıkı sıkı. Ya “evinin kadını, çocuklarının anası “oluyor ya da kara toprağın”

Yüzünü gözünü fondötenlerle kapatmaya çalışırken ‘elinin hamuruyla erkek işine karışma ’deniyor. Saçı uzun aklı kısa diye yargılanıyoruz mesela. Yıkılmayacak duvarları örüyorsunuz “kır dizini otur evinde ile; hayallerimizin kolu kanadı kırık oturuyoruz sonra.

BOŞANMA AŞAMASINDAKİ EŞİ TARAFINDAN TÜFEKLE KOVALANAN KADIN

Sevgilisi tarafından öldürülen kadın

Eski eşinin işkencesi sonucu hastahanelik olan kadın

Çocuklarıyla beraber hayatı elinden alınan kadın

Kadın nefestir, güzel günlere inanmak için gereken umut, hatta güzel günlerin ta kendisidir. Annedir, kardeştir, arkadaştır, eştir. Şu dünyaya hak etmese de verilen en güzel hediyedir. Ama maalesef dünya sevgiyle büyümemiştir, dünya kibar değildir, dünya kadını sadece doğuran pişiren ve temizleyen olarak görmektedir.

Kadın olmak ,hayallerinin yakasına broş diye takılan ya şiddettir ya ölüm.

Türkiye İstatistik Kurumunun Yaşam Memnuniyeti konulu yaptığı bir araştırmaya göre de kadınlar hem evde hem de sokakta erkeklere nazaran çok daha fazla güvenlik endişesi yaşamaktadırlar. Araştırma neticesine göre bireylerin %80,8’i kendini evinde güvende hissetmekte, bu kişilerin %17,8’i kendi evinde çok güvenli, %12’lik kesimi ise orta güvende hissetmektedirler. Güvensiz ve çok güvensiz hissedenlerin oranı ise %7,2’ye tekabül etmektedir. Cinsiyete göre değerlendirme yapıldığında ise kadınların erkeklere nazaran evde kendilerini çok daha az güvende hissettikleri dikkati çekmektedir. Kadınların %10,5’i kendisini evde güvensiz ya da çok güvensiz hissederken erkeklerde ise bu oran %3,8’e kadar gerilemektedir. Yine cinsiyete göre durum değerlendirildiğinde kadınlar, evde olduğu gibi sokakta da erkeklere nazaran kendilerini daha az güvende hissetmektedirler.

Kadınların %34,2’si kendini çevrede güvensiz ya da çok güvensiz hissederken bu oran erkeklerde %12,3’e düşmektedir. Çevrede güvenli ya da çok güvenli hissedenlerin oranı kadınlarda %47,1’e gerilerken erkeklerde bu oran %70,9’u bulmaktadır. Yapılan araştırmalarda ortaya çıkan verilerden de anlaşılacağı üzere ülkemizde kadın olmak , ev ya da sokak ortamında erkeğe nazaran çok da güvenli bir liman olarak görünmemektedir.

İlginizi Çekebilir! Çocuk Olmak Ne Demektir? Siz Çocuk Olabildiniz Mi?

Kadın Olmak; Sevmek, Sevilmek,Mutlu olmak

Yani yolda yürürken bile elimizden kolumuzdan taşan “acabalar” …

Sabah güle oynaya çıkıp gittiğimiz evimize geri döndüğümüzde derin derin çekilen “oh”lar…

Bahsedilen güvenli liman, sevmenin şiddet olmadığı, sevmenin öldürmek olmadığı yerlerde güvenlidir. Sevmek: sevgi ve bağlılık duymak, sevmek: birine sevgiyle bağlanmak, gönül vermek, sevmek: çok hoşlanmak, sevmek: okşamak, sevmek: yerini şartlarını uygun bulmak.

Sevmek ölmek öldürmek demek değil. Kadınlar mutlu olduğunda, kadınlar özgür olduğunda, kadınlar diledikleri gibi yürüyüp, konuşup, dans edip gülebildiklerinde dünyada en güzel günleri hep birlikte göreceğiz aslında. Öyle mutlu sonlu masallara değil de kadınların ölmediği bir dünyaya ihtiyacımız var.

2008’de 80, 2009’da 109, 2010’da 180, 2011’de 121, 2012’de 210, 2013’te 237, 2014’te 294, 2015’te 303, 2016’da 328, 2017’de 409, 2018’de 440, 2019’da 474 olmak üzere toplam 3.185 kadın öldürülmüştür.

Ve şimdi hepimizin yakasına broş diye takılan, yutkunurken boğazımızı acıtan, yakamızdan tüm vücudumuza batan şey kadın olmak. Canımızı acıtan bizi korkutan, uykularımızı kaçıran, gözyaşlarımızı akıtan, bir sonraki acaba ben mi olurum, yoksa en yakınım mı dedirtip yüreğimizi sıkıştıran şeylerdir kadın olmak. Hemcinslerimizin yarım kalan gülüşleri, kurulduğu gün asılan hayalleri, intihar süsü verilen hikayeleridir kadın olmak.

Ben zorda olsa her gün, “kapıya çarptım bir şey yok demediğimiz, fondöteni “morlukları kapatmak için” kullanmadığımız,” şu kadar kadın cinayeti işlendi” haberini duymadığımız bir dünya hayal ediyorum.

Ölüyoruz efendiler ölüyoruz, yakamızda bu broşları, taziye mesajları, çiçekler, çelenkler değil, hakkımız olan nefesi istiyoruz.

Ve şimdilerde sadece şu üstte bahsettiğimiz dünyayı hayal edince gülebiliyoruz…