Türk ekonomisi belki de tarihinin en karmaşık ve zorlayıcı dönemini yaşıyor. Pahalılık, geçim sıkıntısı, işsizlik gibi meseleler pandemi ile birleşince, dağ yüksekliğine ulaşan sorunlarla uğraşır oldu insanlar. Böyle bir dönemde, ‘orta gelir’ kavramından epeyce uzaklaşıldı. Zengin ile fakir arasındaki uçurum daha da dikleşti. Geçmişle günümüzün kıyasına da bolca başvuracağımız bir yazı ile karşınızdayız. Türkiye ekonomisi nereye gidiyor? Tarih tekerrür mü ediyor? Ekonomik krizde miyiz? Yabancı para birimleri karşısında Türk lirasının değer kaybı devam edecek mi? Ekonomiye yönelik umut var mı? Gelin beraber irdeleyelim.
Yazımızda Neler Var?
Tarih Tekerrür Mü Ediyor? Türkiye Ekonomisi 1
Gözlemlerime dayanan bir gerçeklikle konuya giriş yapmak istiyorum. Yaklaşık yetmiş senedir ülkemizde, değişme uğramayan durumlar söz konusudur. Bunlardan biri de dövizle alakalı olan meseledir. Türkiye’de yıllardır döviz yükselir, cari açıkla ülke büyür; o cari açık belirli bir noktaya geldikten sonra patlar. Peşinden devalüasyonlar ya da yeni sistemdeki adıyla kur krizleri olur. Bu kaide en ufak bir şekilde dahi sekteye uğramamıştır. Yüksek faizle gelen düşük kurun sadece bu dönemi kapsadığını düşünüyorsanız yanıldığınızı belirtmem gerekir. Bu denklemden ne dün çıkabildik ne de bugün kurtulabiliyoruz.
Geçmişten bahsetmişken ele alacağımız yıllar pek de uzak geçmişi kapsamayacak. Yazının genelinde 90’lı yılların ikinci yarısından başlayıp günümüze gelmek istiyorum. Sonuç olarak özel ve uzun bir yazı olacağı için iki kısım halinde yayınlayacağız.
Nereden Nereye? Türk Ekonomisi 1
Haydi gelin beraber 90’lı yılların ikinci yarısına yolculuk yapalım. Yani o meşhur koalisyonlar dönemine. Hakikaten o dönem iktidar mücadelesinin, koalisyonların ve siyasetin; ekonominin önüne geçtiği yıllar oldu. Biriken sorunlar, bugün olduğu gibi ülkeyi ciddi bir krizin eşiğine getirdi. Kısa vadeli rahatlamalar, kısa vadeli iktidarda kalmalar, sürekli seçimler, koalisyonlar… Siyaset, kısa vadeli rahatlama hesaplarına kaydı.
1994 senesinde Tansu Çiller başbakan olduğu vakit bütün ekonomik kurumları kendine bağladı. Ardından uygulanan yanlış politikalar, Türk lirasının dolar karşısında %160 değer kaybetmesine vesile oldu. Sonuç olarak ülkemiz, hiperenflasyon sürecine girmeye başladı. O günün yönetimi, ekonominin kötü gidişatı karşısında dizginleri elinde tutmak adına piyasalarla kavgaya girişti. Piyasalara güven vermek ve onları ikna etmek yerine, bir şeyleri dayatma politikası izlendi. Öyle bir dönemdi ki kimi bankalar, mevduat faizi oranlarını %79’a kadar çıkarmıştı.
Hal böyle olunca faizleri düşürmek isteyen yönetim bir takım yan yollar denemeye başladı. Takdir edersiniz ki piyasaların tepkisi çok ağır oldu. Sonuç olarak 2001 krizinin fitili ateşlendi. Bütçe açığının ve cari açığın artmaması çok önemliydi. O dönemde gerekli adımlar atılmadı. Milli gelirin dörtte birinden fazlası krizle kaybedildi.
Krizin İmdat Tuşu: Kemal Derviş Türk Ekonomisi 1
Yaşanan krizin ve uygulanan yanlış politikaların doğal etkisiyle, hükümet güvenilirliğini yitirdi. Türk ekonomisinin seyrinin değiştirmek adına yeni bir güvenilirlik çapası gerekiyordu. O isim de dışarıdan sırf bu iş için çağırılan Kemal Derviş oldu. O dönemde her kesimden bir ses yükselmekteydi. Bu sesler arasında, ortak görüşler de barınıyordu. Belki de herkesi etrafında toplayan en önemli görüş ‘’ iktidarları yıpratan, iktidarlara olan güvenin kaybolmasına vesile olan, ‘rant’ yaratabilmek amacıyla ekonominin günlük işleyişine aşırı müdahale edildiği’’ görüşüydü.
Kemal Derviş ile devlet, şu yönde politika izlemek istedi: Her şey değişti. Yepyeni bir yönetim ve yönetici anlayışı var. Kanatların, bu yönetim anlayışının ülkeyi düzlüğe çıkaracağına inanmasını istediler.
Göz Atmak İsteyebilirsiniz! Rüzgar Türbini Nasıl Çalışır? İç Yapısı Ve Geleceği
IMF Etkisi Türk Ekonomisi 1
IMF denildiği zaman ülkemizde genel bir algı vardır. Ülkeye IMF gelir, ülkeye ne yapılması gerektiğini söyler, bürokrasi de bunu takip eder. Asıl işleyiş bundan ibaret değildir. Bu ekonomik program gerçek manada Türk bürokrasisinin ciddi şekilde seferber olup hazırladığı bir programdır. Yıllarca hem kurtarıcı hem sömürücü gözüyle bakılan IMF , yoğun diplomatik hamleleri de içermekteydi.
Tekerrür
O dönemde en büyük problem rezervlerin ciddi şekilde aşağı yönlü seyriydi. Bununla birlikte bankacılık sisteminde büyük sıkıntılar mevcuttu. Tüm bu sorunlar yetmiyor gibi ülkemiz üretemez hale de gelmişti.
Reçeteye uygun bir biçimde, Kamu İhale Kurumu’ndan tutun, Merkez Bankası’na kadar kurumsal yapıda çok ciddi değişikliklere gittiler. Yaşı yetenler hatırlayacaklardır; Kemal Derviş 15 günde 15 yasa adı altında bir mottoyla karşımıza çıkmıştı. Kamu İhale Kanunu bu yasalardan biriydi. O dönemin şartları ele alındığında devrim niteliği taşıdığını söylemek gerekir.
Bu yasa iktidarların artık yandaşlarına rant yaratamaması için çıkarılan bir yasadır. Hem iç kamuoyu hem de dış kaynaklar Türkiye’nin gemileri yaktığını anlamış oldu…
AKP Dönemi Türk Ekonomisi 1
Kabul etmek gerekir ki AKP iktidara gelmeden evvel ekonomik krizin esir aldığı bir ülke vardı. Devlet memurlarına dahi maaş veremeyecek durumdaydı. Kapanan kepenkler, sokağa atılan binlerce çalışan…
Halk yorgun ve hayal kırıklığına uğramış durumdaydı. Ekonomik kriz insanları çok yıprattı. Siyasal sisteme karşı inancını kaybeden bir yığın insan vardı. Aslında AKP, böyle bir dönemde çok doğru reçeteler sunarak karşımıza çıktı.
Bu Yazımızı Kaçırmış Olabilirsiniz! Mantar Nasıl Yetiştirilir? İstiridye Mantarı Para Kazandırır Mı?
AKP’nin çok önemli bir şansı da geldiği vakit, Kemal Derviş reformlarını önünde bulmuş olmasıydı. Hiç sekteye uğratmadan bu reformlar çevresinde hareket etmesi yeterli olacaktı ve öyle de oldu. Avrupa Birliği rüzgarını da arkasına alınca, liberal demokratlar da AKP’yi desteklediler.
AKP, daha önceden piyasalar tarafından test edilmemiş yeni bir aktördü. Aslında piyasalar yeni oluşuma karşı tedirgindi. Erken AKP dönemine göz attığımızda kendini kanıtlama çabasındaki bir partiyle karşılaşıyoruz. Zamanla piyasalar AKP’ye karşı büyük bir sempati beslemeye başladılar. Yüksek büyüme, güçlü bir Türk lirası, düşük enflasyonun yanı sıra yatırımcılar büyük paralar elde ettiler.
2002-2006 yılları arası hem AKP açısından hem de ülkenin kalkınması açısından oldukça verimli bir dönemdi. Birçok ekonomik gösterge, tahminlerin ötesinde iyimser gidiyordu. Verimlilik artışı, enflasyonun düşmesi, faizlerin azaltılması derken refah seviyesi oldukça başarılı düzeylere ulaşmıştı.
Gerek iç piyasada gerekse dış piyasada çok önemli güven tesisi yakaladılar. Doğru işler daha sonrasında yaşanacak olan 2009 krizinden az hasarla ayrılmamıza vesile oldu. 2010-2011 dönemine baktığımızda, doğru stratejilerin meyvelerini %10 civarı büyüme oranlarıyla aldık. O dönemde ekonomi hakikaten çok güçlü boyutlara ulaşmıştı. Öyle ki Türk ekonomisi ilk kez kendi isteğiyle frene basmak durumuna sahip olmuştu. Sonuç olarak kendi inisiyatifiyle frene basarak ekonominin soğumasını sağladılar.
2007 Sonrası Lale Devri- Türk Ekonomisi 1
Uygulanan doğru politikalar, Türkiye’yi ekonomik anlamda bağımsız ve güvenilir bir liman haline getirmişti. Fakat ne var ki hatalar silsilesi bundan sonraki dönemde kazanımlarımızı yitirmemize vesile oldu. Dile kolay, beş senede kişi başı 10bin dolar seviyesini yakalamıştık.
Siyasete merakı olan çoğu insan bilir ki aslında, ülkeyi yönetenler (makro politikayı oluşturanlar veya siyasetçiler) hiçbir zaman frene basmaz. Hep gaza basmak isterler. Yakın tarihte ilk kez kurumlar kendi kararıyla frene basmışlardı. Amaç elde edilen kazanımların kalıcı hale getirilmesiydi. Politikalar kurumsal hale getirilip kurala bağlanmak istenmişti.
Kurala bağlamak adına o dönemde detaylı bir mali kural çalışması yapıldı. Öngörülen mali kural özetle şunları söylemekteydi: Türkiye’nin başarılı performans gösterdiği yıllarda kazanılan imkanlar, gelir fazlaları harcanmasın, tasarruf edilsin. Amaç, ekonominin kötü gittiği yıllarda bu kazanımların kullanılmasıydı. Ekonominin toparlanıp canlanmasına imkân sağlanmak isteniyordu.
Tüm hazırlıklar, büyük katılımlı projelere dönüştürüldü ve sonunda tasarı haline getirildi. Daha sonrasında ise TBMM’ye sevk edildi. Meclis tarihinde ender görülen bir olay yaşandı. Bu tasarı, muhalefet parti milletvekillerinin de desteğiyle, oy birliğiyle plan ve bütçe komisyonundan geçti.
Genel kurula ulaşan tasarı tam görüşülme aşamasına gelmişken, bu tasarının müzakere edilip yasalaşmasından vazgeçildi…
İlginizi Çekebilir! Alüminyum Özellikleri, Üretimi Ve Kullanım Alanları
Birinci Bölüm Sonu: Günümüze Bakış
Burada, tarihsel akışımıza bir mola verip günümüze değinmek istiyorum. Bugün dünyada sadece bizim ülkemiz için değil, küresel boyutta bir kriz söz konusudur. Yıllardır yaşanması beklenen ekonomik kriz , pandemi sayesinde harlamış oldu.
Business Twenty’nin (B20) Başkanı Yousef Al-Benyan, global ekonominin son 100 yılın en kötü krizi ile karşı karşıya olduğuna işaret ederek, acilen reformlar yapılması gerektiğini ifade etti.
CNBC’de yer alan habere göre, kasım ayında yapılacak G20 Liderler Zirvesi’ne seslenen Al-Benyan, “Global ekonomi 100 yılın en kötü durumunda. Bu zorlu dönem, daha iyisini inşa etmek için fırsat olmalı ve politika yapıcılar ile iş dünyasının acilen bu konularda adım atmaları gerekli” diye konuştu.
Şimdi, niçin tarihsel yolculuğumuzu sekteye uğrattığımı belirtmek istiyorum. Hem iş sektöründen hem de siyasi otoriterlerden çözüme yönelik yapılan açıklamalar 20 yıl öncekinden pek de soyutlanmış gözükmemektedir. Günümüzün değişen dünyasına ve gelişmelerine göz kapamak, bizleri kökten bir çözüme ulaştırmaktan öteler. Bu kriz öncekilere pek de benzemiyor. Sonuç olarak daha cesur kararlar almalıyız.
İlginizi Çekebilir! Mobbing Nedir? Mobbing Çeşitleri Nelerdir?
Devam Edecek
Sonraki bölümümüzde Türk ekonomisi üzerine tarihsel yolculuğumuza devam edeceğiz. Türk ekonomisi nereye gidiyor? Ekonomik kırılma nerede başladı? Ekonomik anlamda umut var mı? sorularına yanıtlar arayacağız. Bizimle kalın.
Eğer yazımızı beğendiyseniz sosyal medya hesaplarınızdan bizleri takip edip paylaşabilirsiniz.
KAYNAK:
https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/dunya-ekonomisi-icin-100-yilin-en-kotu-krizi-uyarisi-1771447
+ There are no comments
Add yours