15 yüzyıl boyunca ayakta duran bir yapı düşünün. Sanat tarihi ve mimarlık dünyasının baş yapıtları arasında yer alan ve büyük kubbesiyle Bizans mimarisinin bir simgesi olan şaheserden bahsedelim biraz. AYASOFYA ; gezegenin şahdamarı. Peki bu yapının kıyıda köşede kalan birçok sırrının en az bilinenleri neler? Mühendislik ve mimarlık perspektifinden ayırt edici hangi unsurları barındırıyor?
Ayasofya’da 3D sanal gerçeklik ile tur atmak mı istiyorsunuz? Eee o zaman Tıklayın
Yazımızda Neler Var?
Bin Sene Boyunca Dünyanın En Büyüğüydü
Dünyanın en eski katedrali olan Ayasofya Roma’dan günümüze kadar ayakta kalmayı başarmıştır. Her ne kadar çok savaş ve depremle boğuşmuş olsa da varlığını sürdürmektedir.
Yapıldığı dönemden bu yana yaklaşık bin sene boyunca (1520’de İspanya’daki Sevilla Katedrali’nin inşaatı tamamlanana dek) dünyanın en büyük katedrali unvanını sahiplenmiştir. Öyle ki günümüzde dahi yüzölçümü bakımından dördüncü sırada gelmektedir.
Sizce Ayasofya ‘nın İnşa Edilme Süresi Ne Kadar?
Ayasofya dediğimiz zaman heybetinin büyüleyici olduğunu bilmeyenimiz yoktur. Bu heybetin inşasının da uzun zaman aldığını düşünüyorsanız bu fikirden uzaklaşmanızı öneririm çünkü dillere destan güzelliği ile Ayasofya dünyanın en hızlı (5 yılda) inşa edilmiş katedralidir. Aynı zamanda en uzun süreyle (15 yüzyıl) ibadet yeri olmuş yapılarından biridir. Hem Müslüman hem de Hristiyanlar için tartışılmaz öneme sahiptir.
İslam Mimarisine İlham Kaynağı: Ayasofya
Kubbesi “eski katedral” kubbeleri arasında çapı bakımından dördüncü büyük kubbe sayılmaktadır. İslami eserlerdeki kubbe detayının mimarı da Ayasofya’nın kubbesidir. Daha önce yapılanlarının aksine, Ayasofya’dan sonra cami ve külliyeler kubbeli inşa edilmeye başlanmıştır. Ayasofya’nın kubbeleri günümüzde de kullanılmakta olan klasik cami mimarisine ilham kaynağı olmuştur. Yeryüzünün en büyük hat örnekleri olan levhalar, bizleri sürükleyici mühendislik oyunlarına da götürüyor. Ayasofya hakkında bilgi almak isteyen insanları hem şaşırtıyor hem de tebessüm ettiriyor.
Motorun çalışma prensibi nedir? Ana parçaları nelerdir? Detaylıca anlatılmıştır. Tıklayınız…
Ayasofya İçin Mühendislik Savaşları
Ayasofya camiye çevrilirken eşsiz mabedin bir İslam mabedine dönüşmesini sağlamak amacıyla yapıya pek çok İslami estetik motif eklenmiştir. Bunlardan en ilginci de Ayasofya’nın kubbesine yazılı olan “Allah, göklerin ve yerin nurudur” ayetidir. Allah, Hz. Muhammed ve dört büyük halifenin isimleri de levhalara yazılarak asılmıştır. Cumhuriyet döneminde Ayasofya, camiden müzeye çevrileceği zaman bu levhaları çıkarmak istemişlerdir ama çok çabalamalarına rağmen çıkaramamışlardır. Levhaların yapılış amacı da zaten budur. Ayasofya’dan çıkarılmasını istemeyen hattatlar, yapı yeniden kiliseye dönüştürülmesin diye cami içerisinde, giriş kapılarından daha büyük olarak tasarlamışlardır.
Viking İmzası:”Halvdan Buradaydı”
Yaklaşık bin yıl önce Avrupa’nın kuzeyinde yaşayan Vikingler’in varlığını bilmeyeniniz yoktur. Kendi sınırlarının ötesindeki dünyaları keşfetme arzusuna sahip Vikingler bizleri İstanbul’dan da selamlıyorlar. 9. yüzyılda İstanbul’u da ziyaret eden bir Viking’in Ayasofya’nın mermerine işlediği yazı, bugün hâlen mevcudiyetini korumaya devam ediyor.
İstanbul’dan oldukça etkilenen ve “Dev Şehir” anlamına gelen Miklagard ismini veren Vikinglerin komutanı Halvdan, Ayasofya’nın içerisine is eski Viking dilinde “Halvdan buradaydı” sözünü kazıdı. İnsanların belki de dikkat etmeden yanından geçip gittikleri bu klişeleşmiş yazı bizlere insani özelliklerimizin bir kısmının değişmeden günümüze geldiğini gösteriyor. Ayasofya’nın ikinci katında merdiveni takip eden mermer korkuluğun üzerinde bu yazıyı görmeniz mümkün olacaktır
İlginizi Çekebilir: Uzay Hakkında Hiç Duymadığınız Şaşırtıcı 10 Bilgi
Ayasofya’nın Altından Şehre Yayılan Ağ: Dehliz Ve Tüneller
İstanbul’un altında da bir tarih yatıyor. Ama doğru kapıları bulup, açmak gerekir. Eşikten geçmek için atacağımız adım aslında İstanbul’un mühendislik mimarlık harikası dehlizlerine doğru atılmıştır. Gelin son olarak da Ayasofya’nın tüm İstanbul’a uzanan yer altı tünellerine yolculuk yapalım.
Yüzyılın başında Prost’tan başlayarak zaman içinde farklı bilim insanlarının yaptığı çalışmalarda elde edilen veriler, Sultanahmet’ten Ayvansaray’a kadar uzanan bölgede bir yeraltı yapılanması olduğuna işaret ediyor. Ayasofya’nın bahçesinden hipodroma kadar uzanan dehlizler veya Eski Saray’la bağlantılı görünen bir yeraltı mekânlar dizisinin ortaya çıkarılması bu dehlizleri birer efsane olmaktan öteye geçirdi. Ayrıca bu dehlizlere günümüzde dahi tam olarak ulaşılamıyor çünkü zamanla çökme ve göçükler oluşmuş. Bazı tüneller zaten bir insanın geçebileceği ölçülerin bile altında kalıyor.
Bu yazımızda sizlerle beraber Ayasofya’yı farklı perspektiflerden ele alıp önemini daha iyi kavramaya çalıştık. Asırlar boyu medeniyetlerin can suyu olmuş bu coğrafyanın şu günlerde dahi yeni keşfedilen mirasları ortaya çıkıyor. Sizler de bizimle bu keşif yolcuğuna katılmak abone olup bizi desteklemeye devam edebilirsiniz. Bir sonraki yazımızda görüşene dek kendinize iyi bakın.
[…] Kutsal Bilgelik-Ayasofya Hakkında az bilinenler […]
[…] İlginizi Çekebilir! Kutsal Bilgelik- Ayasofya Hakkında Az Bilinenler […]
[…] İlginizi Çekebilir ! Kutsal Bilgelik- Ayasofya Hakkında Az Bilinenler […]
[…] İlginizi Çekebilir! Kutsal Bilgelik- Ayasofya Hakkında Az Bilinenler […]
[…] İlginizi Çekebilir! Kutsal Bilgelik- Ayasofya Hakkında Az Bilinenler […]
[…] İlginizi Çekebilir! Kutsal Bilgelik- Ayasofya Hakkında Az Bilinenler […]