Doğalgaz Nedir? Geçmişten Günümüze Doğalgazın Serüveni

Yakın geçmişte büyük bir müjde olarak açıklanan Fatih sondaj gemisi ile doğalgaz kaynağı keşfimiz bizi bu konu hakkında araştırma yapmaya sevk etti. Bugün doğalgazın ekonomik ve jeopolitik önemine dair kaleme aldığımız bu yazı, bilimsel verilerin ışığında fener görevi üstlenecek.”Doğalgaz Nedir? Doğalgaz Üretiminde Durum Nedir? Doğalgazı Nasıl Kullanmalıyız?” Sorularına yanıtlar arayacağız. Keyifli okumalar.

doğalgaz nedir?

Doğalgaz Nedir?

Fosil yakıtlar grubundan hidrokarbon kökenli bir enerji kaynağı olan doğalgazın oluşumu konusunda farklı kanaatler bulunmaktadır. Ancak yaygın görüş, diğer fosil yakıtlar gibi doğalgazın da milyonlarca yıl önce yaşamış bitki ve hayvan atıklarının yeraltında yüksek sıcaklık ve basınç etkisiyle kimyasal değişmeye uğramasıyla oluştuğu, yani organik kökenli olduğudur. Doğalgaz; gözenekli kayaçların boşluklarına sıkışmış olarak veya serbest halde bulunan renksiz, kokusuz ve hafif bir gazdır. Genellikle petrol sahalarında bulunur. Bileşimi metan, etan, bütan, propan, karbondioksit, oksijen, nitrojen, hidrojen sülfit gibi gazlar içermektedir. Ancak pek çok doğalgaz alanında yapılan çalışmalar, metanın temel kimyasal bileşen olduğunu ortaya koymuştur.

Kömür ve petrol gibi fosil yakıtlar pek çok çevre sorununu yanında taşımıştır. Yanmadan arta kalan katı atıklar ve partiküller dışında, atmosfere salınan karbon monoksit ve karbondioksit gibi zararlı gazlar çevreyi ve ekosistemi olumsuz etkilemektedir. Hiç kuşkusuz bunlara sera etkisinden kaynaklanan küresel ısınma sorununu da eklemek gerekir. Diğer yandan yakın dönemde yaşanan kazalar ve afetler nedeniyle önemli enerji kaynaklarından biri olan nükleer enerjiye nispeten çekinceli bir bakış söz konusudur. Geleneksel katı ve sıvı yakıtların tamamı yanma sırasında atmosfere çevre ve insan sağlığı üzerinde zararlı etkileri bulunan bazı gazlar yayarken, temiz enerji olarak da adlandırılan doğal gazın fazla kirletici etkisi yoktur. Özellikle elektrik enerjisi üreten doğalgaz çevrim santrallerinin gerek kuruluş gerekse işletme süreçlerinde çevreye fazla zarar vermemesi ekolojik bakımdan bu enerji kaynağını avantajlı hale getirmektedir.

Doğalgaz Hayatımıza Ne Zaman Girdi?

Bunun yanı sıra doğalgaz mevcut ekonomik önemini henüz yakın tarihte kazanmıştır. Nitekim tarihçiler geçmişte petrol arayanların doğalgazla karşılaştıklarında sevinmediklerini, tam tersine hayal kırıklığı yaşadıklarını aktarmaktadır. Bunun başlıca nedenleri; gazın pazara ulaştırılması için ciddi altyapı yatırımı gerektirmesi ve pazarlanmasında karşılaşılan güçlüklerdir. Dolayısıyla dünya genelinde çok büyük doğalgaz rezervleri yıllarca üretime açılmamış, daha ziyade petrol tercih edilmiştir. Ancak zamanla şartlar değişmiştir.

Günümüzde pek çok ülkenin ekonomisi hızla büyümektedir. Dünya genelinde nüfus çoğalmakta, yaşam standartları ve refah seviyesi yükselmekte, buna paralel olarak enerji tüketimi artmaktadır. Bu durum enerji üretiminde petrol, kömür ve su gücü gibi klasik enerji kaynaklarının yanında, alternatif arayışları da beraberinde getirmiştir. Özellikle sanayileşmiş ülkeler iklim değişimi ve çevre sorunlarının da etkisiyle petrol ve kömür gibi kirleticileri ve sera etkisi özelliği yüksek olan yakıtlara alternatif olarak, doğalgaza çok daha fazla yönelme eğilimindedirler. Kuşkusuz bunda 1970‟lerde başlayan petrol krizinden sonra petrol fiyatlarında meydana gelen aşırı yükselme ve fiyat dalgalanmalarının da payı vardır.

DÜNYA DOĞALGAZ REZERVLERİ ve COĞRAFÎ DAĞILIŞI

doğalgaz rezervi coğrafi dağılışı

İlginizi Çekebilir! Nanoteknoloji Nedir? Kullanım Alanları Nelerdir?

Dünyada doğalgaz rezervleri oldukça dengesiz bir dağılım göstermektedir. Nitekim bilinen rezervlerin büyük bir bölümü başta Rusya Federasyonu olmak üzere eski Sovyet cumhuriyetlerinde ve bazı Ortadoğu ülkelerinde yoğunlaşmaktadır. Dünya doğalgaz rezervi toplamı 2009 yılı itibariyle 187,5 trilyon m³ olup, bunun 76,2 trilyon m³`ü (%40,6) başını İran ve Katar`ın çektiği Ortadoğu ülkelerine aittir. Ortadoğu`yu 63,89 trilyon m³ (%33,7) ile Avrupa-Avrasya (Avrupa kıtasıyla merkezî ve Kuzey Asya`yı içine alan bölge) izlemektedir. Bu bölgede rezerv bakımından üstünlük çok belirgin bir şekilde Rusya Federasyonu`na aittir.

Ortadoğu ve Avrupa-Avrasya bölgelerinin rezervleri toplamı oransal olarak %75`i bulmaktadır. Boru hattı taşımacılığının başlaması, dünyada yaşanılan petrol krizleri sonucunda petrole bağımlılığın azaltılmak istenmesi ve gelişen teknolojiyle beraber artan enerji ihtiyacı sonucunda doğalgaz kullanımı hızla yaygınlaşmıştır. Nitekim 1989-2009 dönemine ait rezervler incelendiğinde dünya toplam kanıtlanmış doğalgaz rezervinin giderek arttığı görülür. 1989 yılında 122,4 trilyon m³ olan dünya kanıtlanmış doğalgaz rezervi 1999 yılında 148,6 trilyon m³ ‘e, 2009 yılında ise 187,5 trilyon m³’e ulaşmıştır. Yani 20 yıllık dönemdeki rezerv artışı yaklaşık %50 kadardır. Muhtemelen yakın gelecekte yeni rezervler keşfedilecek, ayrıca üretimi fazla maliyet gerektirdiği için şimdilik üzerinde pek durulmayan gaz hidratlar da işletmeye açılacaktır. Kuşkusuz bu durum, yani yeni rezervler ve alternatifler petrol ve kömür gibi fosil yakıtlara göre doğalgazı çok daha güvenilir ve avantajlı hale getirmektedir.

DOĞALGAZ REZERVİ DAĞILIŞINA BİR GÖZ ATALIM

doğalgaz rezervi
doğalgaz rezervi

Doğal gaz rezervlerinin coğrafî dağılışı incelendiğinde 1989 yılı istatistiklerinin bazı yönlerden dikkat çekici olduğu görülür. Şöyle ki, dünya sıralamasında ilkler arasında yer alması gereken Rusya Federasyonu, Türkmenistan, Özbekistan, Kazakistan ve Azerbaycan`a ait veriler (tabloda n/a ile gösterilmektedir) bulunmamaktadır.

Dolayısıyla gerek bu ülkeler gerekse o dönemin öteki Sovyet cumhuriyetlerine ait istatistiklerin tamamı diğer ülkeler başlığı altında toplu olarak verilmiştir. Bu durum 1999 istatistiklerinde düzeltilmiş, böylece genel toplam içerisindeki diğer ülkelerin payı düşmüştür. BP`nin 2009 yılı istatistiklerine göre dünya rezerv sıralamasında Rusya Federasyonu birinci (%23,7), İran ikinci (%15,8), Katar üçüncü (%13,5), Türkmenistan dördüncü (%4,3), Suudi Arabistan beşincidir (%4,2). Bu beş ülkenin rezervlerinin toplamı dünya rezervlerinin %60’ını aşmaktadır. Kuskusuz bu durum jeopolitik ve jeoekonomik bakımdan önemli sonuçlar doğurmaktadır. Nitekim son yıllarda Avrasya kavramının güçlü bir jeopolitik olgu olarak yeniden canlanmasın ve büyük güç mücadelelerine sahne olmasının en önemli nedenlerinden biri de budur. Bu çerçevede Hazar Havzası ve yakın çevresi zengin doğalgaz rezervlerinin de etkisiyle bazı stratejistler tarafından Avrasya’nın kalbi olarak nitelendirilmektedir.

DOĞALGAZ ÜRETİMİNDE DURUM NEDİR?

En fazla doğalgaz üreten ülkeler

İlginizi Çekebilir! Küresel Bir Elektrik Kesintisi Nasıl Yaşanabilir?

BP’nin 2009 yılı bölgesel üretim verilerine göre dünya genelinde yıllık 3 trilyon m³ kadar (2987 milyar m³) doğalgaz üretilmektedir. Sıralamada Avrupa-Avrasya bölgesi birinci (%32,5), Kuzey Amerika ikinci (%27,4), Asya-Pasifik üçüncü (%14,6) sırayı alır. Rezerv bakımından birinci sırada bulunan Ortadoğu ise 407,2 milyar m³ üretimi ile ancak dördüncü sırayı (%13,6) almaktadır. Bunun en önemli nedeni doğalgazın Ortadoğu’da yakın zamana kadar çok fazla önemsenmemesidir. Ancak bu tablonun giderek değiştiği görülmektedir. Nitekim dünya doğalgaz üretiminde Kuzey Amerika’nın payı düşerken, Ortadoğu’nun payı %5,3`ten %13,6`ya çıkmıştır

Doğalgaz, stoklanması güç ve yüksek maliyetler gerektiren bir yakıttır. Genellikle üretildikten sonra kısa bir süre zarfında tüketilmekte olup, bu nedenle yıllık üretim ve tüketim miktarları arasında büyük bir fark görülmez. Burada dikkat çeken asıl konu, üretim ve tüketim sıralaması arasındaki büyük farklılıktır. Örneğin üretimde Norveç dışında fazla pay sahibi olmayan AB ülkeleri, Japonya ve Güney Kore, tüketimde belirgin bir şekilde pay sahibidir. Diğer yandan gelişmekte olan ve ekonomileri hızla büyüyen Çin, Türkiye, Malezya ve Endonezya gibi ülkeler yeni doğalgaz tüketicileri olarak sıralamadaki yerlerini almışlardır. Ayrıca Ortadoğu’da da doğalgaz tüketimi hızla artmaktadır.

dünya enerji tüketimi tablosu

Ülkeler Açısından Doğalgaz

Cumhurbaşkanı Fatih sondaj gemisi ile Türkiye’nin en büyük doğalgaz rezervinin bulunduğunu söyledi. Türkiye ekonomisinin çarklarının iyi işlemediği 2019 yılında 45 milyar metreküp gaz tükettiği düşünüldüğünde rezervin ülkenin ihtiyaçlarına 7 yıl yeteceği anlaşılıyor.

Türkiye'nin doğalgaz bulduğu bölge

İlginizi çekebilir! Gıda Krizi Yaşanır Mı? Türkiye’ de Tarım Nereye Gidiyor?

Dünya genelinde doğalgaz kullanıcısı ülke sayısı ve doğalgaz tüketimi yaygınlaşmakta, buna paralel olarak bu enerji kaynağına olan bağımlılık giderek artmaktadır. Bir yandan başını Avrupa Birliği’nin çektiği gelişmiş ülkelerin mevcut bağımlığı daha fazla artarken, bir yandan da Türkiye, Çin, Hindistan, Malezya ve Endonezya gibi yeni bağımlılar ortaya çıkmaktadır. Nitekim dünya doğalgaz tüketimi son 20 yılık evrede %65 oranında artmıştır. Kuşkusuz bu artışın pek çok nedeni vardır.

Doğalgaz diğer fosil yakıtlara göre nispeten daha ucuz, kullanışlı ve temiz bir enerji kaynağıdır. Ayrıca mevcut doğalgaz rezervlerinin çok daha geç tükeneceği öngörülmektedir. Petrol rezervlerinin tükenmekte olması, daha da önemlisi küresel ısınma ve iklim değişimi gibi sorunlar enerji alanında yeni arayışlara yol açmış, doğalgaz bu süreçte en iyi tercih olarak ön plana çıkmıştır.

Dünya doğalgaz rezervleri, üretimi ve tüketimi dengesiz bir coğrafî dağılım göstermektedir. Bu durum küresel ölçekte doğalgazı önemli bir ticarî ürün haline getirmiştir. Nitekim dünya doğalgaz üretiminin yaklaşık %30‟u uluslararası ticarete konu olmuştur. Bu oranın gelecek yıllarda daha da yükseleceği öngörülmektedir. İthalatta ABD, Almanya ve Japonya`nın önemli bir ağırlığı söz konusudur. Türkiye de 42,18 milyon mᶾ (%3,78) ithalatıyla kayda değer bir alıcıdır. İhracatta ise Rusya Federasyonu`nun (%20,9) belirgin bir üstünlüğü vardır. Bu ülkeyi Norveç, Kanada, Katar ve Cezayir izler. Rezerv ve üretim bakımından bölgesel olarak Rusya Federasyonu, Hazar Havzası, Ortadoğu ve Kuzey Afrika öne çıkmaktadır. Tüketimde ise ABD, Avrupa Birliği ve Uzakdoğu önemli pazar alanlarıdır.

AB Doğalgazda Rusya‘ya Bağımlı

Petrolde olduğu gibi doğalgazda da Hazar Havzası ve Ortadoğu’nun yıldızı giderek parlamaktadır. Avrupa Birliği hâlihazırda enerji talebinin yarısını dışarıdan karşılamaktadır. Birliğin 2030 yılında genel enerji tüketiminde %70 civarında, doğalgaz tüketiminde ise %95 düzeyinde dışarıya bağımlı hale geleceği öngörülmektedir. Hiç kuşkusuz bu durum AB’nin enerji arzı güvenliğini sorunlu hale getirmektedir. Birlik ülkeleri (Norveç hariç) büyük ölçüde dışarıya, ağırlıklı olarak da Rusya Federasyonu’na bağımlıdırlar. Bu durum ekonomik bakımdan olduğu kadar, politik yönden de önemli bir sorun oluşturmaktadır. Birlik, sorunun çözümü için ithalatta farklı ülkelere ve yeni doğalgaz boru hattı projelerine yönelme eğilimindedir.

Doğalgazı Nasıl Kullanmalıyız?

Türkiye'nin doğalgaz ithalatı

İlginizi Çekebilir! Yakıt Tasarrufu İçin 10 Tüyo Araba Nasıl Daha Az Yakıt Yakar?

Arama çalışmaları ve sonucunda tespit edilen rezervin doğrudan ekonomik katkısının yanı sıra, enerjide ithalata bağımlılığı azaltması ve Türkiye’ye bu alanda kazandıracağı tecrübe ve dolayısıyla buna benzer keşiflerin önünü açması anlamında stratejik önem taşıdığını düşünüyoruz.

Yapılan açıklamalardan anlaşıldığı üzere, bulunan gazın kalorilik değeri ve saflık derecesi, rezervin bulunduğu bölgenin kıyıya olan uzaklığı ve boru hattı ile mevcut dağıtım şebekesine bağlanma imkânı projeye ekonomik fizibilite sağlıyor. Şu saatten sonra yapılması planlanan sondajlar sonrasından rezerv rakamının netleşeceği, kesin rakamda yükselme veya azalma da olabileceği de belirtiliyor. Gazın 2023 yılında çıkartılması hedefleniyor olması, 3 yıl gibi bir sürede çok fazla işgücüne ihtiyaç duyulacağını gösteriyor.

TPAO tarafından yürütülmesi beklenen proje için 3-4 milyar dolarlık toplam yatırım yapılacağı uzmanlar tarafından tahmin ediliyor. Yatırımlarımın yaratacağı iş hacmi, ekonomik katkısı ve oluşturacağı bilgi birikimi dikkate alındığında sadece harcama boyutu ile değerlendirilmemesi gerektiğini düşünüyoruz.

Hesaplamalara göre 200 dolar / 1000m3 doğal gaz fiyatı varsayımı ile projede yaratılacak toplam ciro 64 milyar dolar oluyor. Rezervin 2023 yılından başlayarak 15 yılda tüketileceğini varsaydık. 2025 yılında platoya ulaştığında yıllık gaz üretimini 22,5 milyar metreküp olarak tahmin ettik. Bu toplam doğal gaz tüketimin %40 dan fazlasının bu bölgeden karşılanabileceğine işaret ediyor. Hesaplamalarımız doğal gaz ithalatında 2025 yılında 4,5 milyar dolar tutarında bir tasarrufa işaret ediyor (GSYH’nin yaklaşık %0,5’i kadar). Üretim miktarını hesaplarken Türkiye’nin 2025 yılında kadar sona erecek doğal gaz alım kontratlarını dikkate aldık.

Sonuç Olarak

Projenin hem doğalgaz alım maliyetini düşürmesi hem de Türkiye’nin yeni kontratlarda pazarlık gücünü arttıracak olması, önümüzdeki yıllarda Türkiye’de doğalgaz fiyatlarını baskılayabilir. Bu üretimde doğal gaz kullanan sanayi şirketlerini ve doğal gazdan elektrik üretimi yapan firmaların maliyetlerini olumlu etkileyebilir. Öte yandan elektrik fiyatları için önemli bir belirleyici olan doğalgaz fiyatlarında baskı oluşması, serbest piyasada elektrik fiyatlarında da benzer aşağı yönlü baskı oluşturabilir. Bu proje kapsamında yapılacak yatırımlar (platform, boru hattı ve üretim tesisi) ve ileriki dönemdeki arama faaliyetleri sonucunda yapılacak yatırımlar bu alanda uzmanlaşmış şirketlere yeni iş imkanları yaratabilir. Ayrıca Fatih, Yavuz ve Kanuni sondaj gemilerimizin arama çalışmalarına devam ettikleri taktirde, yeni doğalgaz rezervleri bulabiliriz.

Her ne şekilde olursa olsun ülkemize ekonomik birçok katkısı olabilecek bir keşiften bahsediyoruz. En doğru yatırımlarla çevrelenip, refah düzeyimizin artmasını temenni ederek yazımıza son veriyoruz. Gelecek yazılarda görüşmek dileğiyle…

Daha fazla bilgi için tıklayınız.

You May Also Like

More From Author

3Comments

Add yours

+ Leave a Comment