Her insanın dünyaya farklı bir bakışı vardır. Bazı insanlar hayata realist açıdan bakmayı tercih eder bazı insanlar sürrealist açıdan. Bazılarımız hayallere tutunarak yaşarız bir polyanna misali. Bazılarımız ise yaşadığımız hayatı tüm gerçekliğiyle kabul edip sadece içinde bulunduğumuz anla yaşarız. Hayat içinde bir sürü renk barındırır bazen tüm hüzünüyle kızıla boyanır bazen tüm sevinciyle yeşile boyanır. Peki dünyaca ünlü ressamların tabloları yapılırken hangi pencereden bakilmistir hayata? Nasıl yorumlamıştır kendi gerçekliğini? Bu yazımızda 8 ünlü tablo ve ortaya çıkış hikayelerine dair yolculuğa ne dersiniz?
Yazımızda Neler Var?
1. Yıldızlı Gece–Vincent Van Gogh
Dünyaca bilinen bu ünlü tablo Vincent Van Gogh tarafından bir akıl hastanesinde yapılmıştır. Van Gogh Yıldızlı Gece Tablosunu hayatının sonlarına doğru depresyon, epilepsi nöbetleri, sanrılar ve psikolojik patlamalar karşısında çaresiz kalmıştır. Akıl hastanesinde bulunduğu sıralarda özgürlüğe açılan tek penceresinden dışarıya bakarak kendi dünyasını yorumlamıştır. Uzun araştırmalar sonunda, tablonun 25 Mayıs 1889, saat 04:40’taki gökyüzünü gösterdiği bulunmuştur.
Ay’ın henüz ilk hilal biçiminde olması ve Venüs gezegeninin ufukta görüntülenmiş olmasından yola çıkılarak tablodaki yıldız ve gezegenlerin gün doğarken resmedildiği anlaşılmıştır. Vincent Van Gogh’un bu resme dair yorumunu hayatı boyunca en büyük sırdaşı olan kardeşi Theo’ya yazdığı mektuplardan biliyoruz.
“Demir parmaklıklı penceremde adeta bir buğday tarlası görüyorum. Sabahları ise gün doğumunu tüm ihtişamıyla izliyorum.”
Aslında her sabah kalktığında gördüğü dünya bu pencereden ibarettir ve manzara kendi çizdiğinin aksine çok daha sıradandır. Yıldızlı Gece eserinde gece bütün göz alıcığıyla parlayan yıldızların altına uzanan şehir gerçekte yoktur. Van Gogh’un doğduğu yer olan Hollanda’ya özleminden dolayı yıldızların altına kendi memleketini çizdiği düşünülür.
Ayrıca ressamın akıl hastanesinin penceresinde yer alan demir parmaklıkların da resimde yer almadığını farketmişsinizdir. Buradan da onun özgürlüğe duyduğu hasreti fırçasıyla tuvale işlediğini gözlemleyebiliriz.
2. 1885 Patates Yiyenler– Vincent Van Gogh
İlginizi Çekebilir! Fotoğraf Makinesinin İcadı ve Tarihteki İlk Fotoğraflar
Vincent Van Gogh yaşadığı zamanlarda eserlerini kitlelere duyuramamıştır. Durmadan bir arayış içinde olan Van Gogh farklı konuların ele alındığı birçok resim yapmıştır.Van Gogh hiç sipariş alamamasına rağmen resim yapmaya devam etmiştir. İşçi sınıfına duyduğu sevgi sayesinde 1885 yılında ilk büyük eseri olarak nitelendirilecek dünyaca ünlü tablo olan Patates Yiyenleri yapmıştır. Bu eserin en göz alıcı noktası bütün gün var gücüyle çalışan bu ailenin akşam yemeğinde patates ve kahve tüketmesidir.
Van Gogh, ağabeyi Theo’ya yazdığı bir mektupta bu resim için şöyle demiştir.
”Elleriyle toprağı kazan bu insanları, patateslerini yerken gösterdim. Böylece bu resim, elle çalışmayı, bu insanların yediklerini namuslarıyla kazandıklarını özetler.”
3. Son Akşam Yemeği–Leonardo da Vinci
Bu ünlü tablo aslinda tablo üzerine yapılmış bir resim eser değildir. Leonardo Da Vinci bu eseri İtalya-Milan’da Santa Maria Della Grazie Manastırının yemek salonuna yapmıştır. Rahiplerin yemek yediği salonuna uygun bir resim olması için konusu İsa’nın havarileriyle yediği son akşam yemeği olarak belirlenmiştir. Bir duvara kalıcı resim yapabileceğini ve bunun için doğru tekniği geliştirdiğini iddia eden Leonardo Da Vinci, bu konuda yanılmıştır. Eser günümüze gelene kadar ciddi zarar görmüştür. Tabi bu durumun oluşmasında büyük etkisi olan İkinci Dünya Savaşı’nı göz ardı edemeyiz.
Bu eser İncil de geçen bir kısımdan esinlenerek yapılmıştır.
Resimde uzun bir yemek masasının önünde, 12 Havariyi İsa’nın sağında ve solunda üçer kişilik kümeler halinde görüyoruz.İsa yakın zamanda güvendiği havarilerden birinin ona ihanet edip onu ele vereceğini düşünür ve ve Havarilere “‘İçinizden biri beni ele verdi!” der bu yüzden üzgün gözükür. Diğer Havariler ise bir telaşla İsa’ya “Ben miyim?” der hep bir ağızdan. Ve ortamda bir kaos oluşur.Leonardo Da Vinci burada ‘anı’ resmederek fark yaratmıştır.
4. Mona Lisa – Leonardo Da Vinci
Bu Yazımızı Okudunuz Mu? Evrensel Anlamları ile Renkler Ve İnsan Üzerindeki Etkileri
Ünlü tablo Mona Lisa ressam Leonardo da Vinci’nin yapmış olduğu ve dünyanın en ünlü resmi olmasının yanı sıra bu tablo bir şekilde Leonardo Da Vinci’nin başyapıtı olarak yıllardır kabul görmektedir.
Mona Lisa’nın kim olduğu kesin olarak bilinmemektedir. Mona Lisa’nın durumu iyi olan bir adamın eşi olabileceği ya da Leonardo Da Vinci’nin annesi olabileceği gibi rivayetler vardır fakat gerçek kesin olarak bilinmemektedir.
Ünlü Tablo Mona Lisa Neden Bu Kadar Ünlü Oldu?
Mona Lisa’nın en dikkat çeken özelliği dudaklarının çizimidir. Çoğu sanatçı bir portre çiziminde en zor çizilen yerlerin gözler ve ağız olduğunu düşünür nedeninin ise ifadeyi belirleyen asıl olayın gözün ve ağzın biçimlendirilmesi derler. Mona Lisa da ağız ve dudakların ifadesi bilerek belirsiz bırakılmıştır. Bu yüzden Mona Lisa’nın gülümseyip gülümsemediği tartışma konusu olmuştur.
Mona Lisa’nın bu kadar ünlü olması eserin büyüleyici bir şekilde kendini belli etmesinin dışında bir hırsızlık olayına karışmasından dolayıdır.Tablo 1911 yılında kaybolduğunda daha fazla ün kazanmıştır. XX. yüzyılın en büyük sanat hırsızlığı olarak kabul edilmiş olan Mona Lisa tablosunun çalınmasını gerçekleştiren kişi Louvre Müzesi’nin eski çalışanı olan Vincenzo Peruggia olmuştur. Peruggia ‘nın amacının başka bir eseri almak olduğu fakat bu tabloyu gördüğünde bir süre bakakaldığı ve fikrini değiştirdiği söylenir.
5. Guernica-Picasso
Guernica İspanya’da bir kasabadır. Franco, Nazi ve faşist İtalyan kuvvetlerinin yeni uçaklarını Guernica üzerinde test etmesi için izin vermiş ve bombardıman başlamıştır. Haksız yere bir sürü ölüm bir sürü acı yaşanmıştır tarihte daha önce birçok kez olduğu gibi. Guernica Bombanması’nın haberi kısa sürede Paris’e ulaşmış ve Paris’te yaşayan Picasso da memleketindeki bu olayı gazeteden öğrenmiştir.
Ünlü tablo Guernica tablosu günümüzde en büyük savaş karşıtı resim olarak kabul edilir. Resmin sağ ucunda, açık bir kapıyla sonlanan siyah bir duvar vardır. Ortada sırtında mızrak olan at, insaniyetin kaba kuvvet karşısında pes edişini sembolize ediyor. Boğanın yanında belli belirsiz gözüken güvercin barışı temsil ediyor ama olanlara ağlamaktan başka yapabileceği bir şey yok. Atın yanına düşmüş sürücünün kırılmış kılıcı yenilgiyi sembolize ediyor.
Bazı eleştirmenler Guernica’yı 20. yüzyılın en önemli tablosu olarak görür.
Katıldığı bir sergide Alman bir general Picasso’ya yaklaşır ve sorar;
”Bu tabloyu siz mi yaptınız”
Picasso’da;
”Hayır, siz yaptınız” der.
6. The Scream-Edward Munch
İlginizi Çekebilir! Altın Oran Nedir? Evrenin Matematiği Altın Oran
Edward Munch ekspresyonizm akımının öncüsüdür. Yani resimlerde kendi ruh halini yatsıtmaya önem verir ve eserleri genellikle duygu yüklüdür. Edward Munch annesini ve kız kardeşini veba hastalığından kaybetmiştir. Bu yüzden genel ruh durumu üzgün ve yorgundur.
Ressam günlüğünde anlattığına göre iki arkadaşıyla yürümektedir, bu sırada ise güneş batmaktadır ve kan kırmızısı rengindedir. Ressam kendini yorgun hissetmiş ve trabzanlara yaslanmıştır. İki arkadaşı ise yürümeye devam etmiştir. Ressam bu sırada doğanın çığlığını hissettiğini günlüğünde dile getirir. Ressam bu resmi yaparken hastadır ve bu yorgunluğunun oradan geldiği düşünülür.
7. The Birth Of Venüs– Sandro Botticelli
Rönesans döneminin başlamasıyla ifade ve din özgürlüğünü kazanan sanatçılar farklı dinleri,felsefeleri ve mitolojileri incelemiş ve resmetmiştir. Bu eserinde Sandro Botticelli mitolojinin güçlü karakterierinden biri olan Venüs’ü resmetmiştir.
Botticelli’nin Venüs tasvirinde, Venüs, Zephyr ve Aura’nın üflediği rüzgarlarla Kıbrıs adasına yaklaşıyor. Rüzgarlar Venüs’ü kıyıya iter, çiçekler döker. Deniz kabuğu kadın rahmini simgelemektedir. Venüs bir inci gibi saf ve kusursuz şekilde deniz kabuğu içinde güzelliğini sergilemektedir. Örtünmek için kullandığı sadece uzun saçları vardır. Mevsim tanrıçası Horae ise, karada Venüs’ü bekler, çıplak bedenini örtmek üzere elinde örtü vardır.
8. Las Meninas (Nedimeler)–Diego Velazquez
Bu Yazımızı da Okumalısınız? Da Vinci Robotik Cerrahi Nedir? Çalışma Prensibi
Las Meninos adlı bu eser Diego Velazquez’in en ünlü eseri olarak bilinir.
Bu eserin bir sürü detayı vardır. Bütün sanat tarihçileri bu eser hakkında uzun uzun sayfalar yazabilir, saatlerce bu eseri tartışabilirler. Fakat benim bu eserde en çok dikkatimi çeken konu ressamın bize bakması ve aynı zamanda portresinin çizilmesini isteyen kraliyet ailesinin küçücük bir yansımaya sahip bir aynaya hapsedilmesidir.
Geçmiş ve gelecek bir tür hikayeler zinciridir. Birçok şey yaşanmış ve daha birçok şey de yaşanacaktır. Hayat hikayelerden oluşur. Senin hikayen yakınlarının hikayesi ve bu hikayelerin yollarının keşiştiği kesişim kümeleri… Sen de kendi hikayeni yaz en çok istediğin şekilde ve benzer hikayelere sahip insanlarla kesiştir yolunu. Sonuçta bir hakkımız var değil mi yaşamak için.
Eğer Dünya’nı En Ünlü Resimleri Hakkında Bigi Verdiğimiz Yazımızı Beğendiyseniz, Sosyal Medya Hesaplarınızdan Yazımızı Paylaşarak, Bize Destek Olabilirsiniz.
KAYNAKÇA:
Uygarlığın Ayak İzleri, Celil Sandık
Keyifle okuduğum güzel bir yazı olmuş. Emeğinize sağlık.
[…] Bu Yazımızı da Okumalısınız! Dünya Tarihine Damga Vurmuş 8 Ünlü Tablo Ve Hikayeleri […]
[…] İlginizi Çekebilir! Dünya Tarihine Damga Vurmuş 8 Ünlü Tablo Ve Hikayeleri […]
[…] İlginizi Çekebilir! Dünya Tarihine Damga Vurmuş 8 Ünlü Tablo Ve Hikayeleri […]